"Ya Rabbi TÜRKİYE'mizde adaleti ve merhameti hâkim kıl.
gökyüzünden rahmetini, yeryüzünden bereketini esirgeme..."


GUSLÜ GEREKTİREN DURUMLAR


A) GUSLÜ GEREKTİREN DURUMLAR
Esasen hükmî-dinî temizlenme ve arınma vasıtası olan guslün sebebi
hükmî kirliliktir. Bu sebeple hükmî kirlilik hali sayılan cünüplük, hayız ve
nifas halleri guslü gerektiren üç temel sebeptir. Ancak bu üç durumun dinî
literatürde büyük kirlilik olarak anılması, bu durumdaki kimselerin dinen necis
sayıldığı anlamına gelmez. Mümin necis olmaz. Hatta müşriklerin necis olduğu
meâlindeki âyet de (et-Tevbe 9/28) onların hükmî kirliliklerine işaret
TEMİZLİK 205
olarak anlaşılmıştır. Bu sebepledir ki, cünüp olan, hayız ve nifas gören kimselerin
hükmî kirliliği, onların namaz, tilâvet secdesi, Kâbe'yi tavaf, Kur'an'ı
eline alma ve Kur'an okuma, mescide girme gibi belirli ibadetleri veya ibadetle
yakından ilgili fiilleri yapmak için gerekli ruhî ve mânevî hazırlığa sahip olmadıkları
anlamına gelir. Bundan dolayı cünüp kimsenin oruca devam etmesi
veya namaz vaktine kadar yıkanmayı geciktirmesi günah sayılmayıp namazın
kılınabileceği son vakit öncesinde gusletmesi farz görülmüştür. Diğer bir anlatımla
gusül, hükmî kirliliği sona erdirip belirli ibadetleri yapmayı mümkün hale
getiren bir hükmî temizlenme usulünden ibarettir.
a) Cünüplük
Fıkıh dilinde cünüplük (=cenâbet), cinsî münasebet veya şehvetle meninin
gelmesi (inzal) sebepleriyle meydana gelen ve belirli ibadetlerin yapılmasına
engel olan hükmî kirlilik halinin adıdır. Meni gelsin veya gelmesin cinsî
münasebet sonunda kadın da erkek de cünüp olur. Cünüplüğe yol açan cinsî
münasebetin ölçüsü ve başlangıç sınırı, erkeklik organının sünnet kısmının
girmiş olmasıdır. Erkek veya kadından şehvetle (cinsî zevk vererek) meninin
gelmesi cünüplüğün ikinci sebebidir. Meninin uyku halinde veya uyanıkken,
iradî ya da gayri iradî gelmesi sonucu değiştirmez. Şâfiîler hariç fakihlerin
çoğunluğu, cünüplük için meninin şehvetle gelmesini şart gördüklerinden,
ağır kaldırma, düşme, hastalık gibi sebeplerle meninin gelmesini cünüplük
sebebi saymazlar.
Uyandığında ihtilâm olduğunu hatırlamamakla birlikte elbisesinde meni bulaşığı
gören kimsenin gusletmesi gerekir. Buna karşılık ihtilâm olduğunu hatırladığı
halde elbisesinde böyle bir iz görmeyen kimsenin ise gusletmesi gerekmez.
Cünüp olan kimsenin farz veya nâfile herhangi bir namaz kılması, tilâvet
secdesi yapması, Kâbe'yi tavaf etmesi, Mushaf'ı eline alması, camiye
girmesi ve orada bulunması câiz görülmez. Bu kimseler dua ve zikir maksadıyla
besmele çekip Fâtiha, İhlâs, Âyetü'l-kürsî gibi sûre ve âyetleri okuyabilirler.
Cünüp kimsenin bu halini herhangi bir farz namazın ifası vaktine
kadar geciktirmesi ve bu arada yeme içme de dahil beşerî ve sosyal faaliyetlerini
sürdürmesi fıkhen câiz ise de bir an önce cünüplükten kurtulması,
bunun için de ilk fırsatta boy abdesti alması, değilse cinsel organını, el ve
ağzını yıkaması tavsiye edilmiştir.
b) Hayız ve Nifas
Hayız (ay başı) ve nifas (loğusalık) kanlarının kesilmesiyle veya bu iki
hal için öngörülen âzami sürelerin dolmasıyla gusül gerekli olur. Bu süreyi
206 İLMİHAL
aşan kanamalar özür hali (istihâze) sayıldığından bu tür kanamanın sona
ermesi halinde gusül gerekmez.
Hayız ve nifas halindeki kadının hükmü cünüp kimseninki gibidir. Ayrıca
bu durumdaki kadınların cinsel ilişkide bulunması haramdır, oruç tutması
da câiz değildir. Kadınlara mahsus haller ve bunların fıkhî hükmü aşağıda
anlatılacaktır.
Fakihlerin çoğunluğuna göre, müslümanın cenazesinin –şehid hükmüne
tâbi olanlar hariç– yıkanması gerekir ve bu görev geride kalanlar için cenaze
namazı gibi farz-ı kifâye cinsinden bir dinî sorumluluktur. Bu yıkama bir
yönüyle o müslümanın cünüp olarak ölmesi ihtimaline karşı bir tedbir mahiyetinde
ise de esasen İslâm'ın insana verdiği değerin, müslüman olarak
yaşamış bir kimseye karşı gösterilen sevgi ve saygının bir ifadesidir.
Yeni müslüman olmuş bir kimsenin sırf bu sebeple gusletmesi Mâlikî ve
Hanbelî fakihlerine göre vâcip, Hanefî ve Şâfiîler'e göre ise mendup bir davranıştır.
Cünüp ise gusletmesinin gerekliliğinde ittifak vardır. İslâm dinine
giren kimsenin bu sebeple guslü, geride kalan mânevî kirlilikten ve günahlardan
arınıp yeni bir hayata tertemiz başlangıç anlamını taşır.
Yukarıda sayılanlara ilâve olarak cuma ve bayram namazları öncesinde,
hac veya umre niyetiyle ihrama girerken ve Arafat'ta vakfe için gusletmek
sünnet, cenaze yıkama, kan aldırma, Mekke ve Medine'ye girme, Berat ve
Kadir gecelerini ihya etmeyi isteme, bir toplantıya katılma, yeni elbise
giyme, bir günahtan tövbe etme gibi çeşitli sebep ve durumlarda gusletmek
de müstehap görülmüştür.