Adım adım ileri,
Beş alemden içeri,
On sekiz bin hicabı,
Geçtim bir dağ içinde.
Gözler gibi görmedim,
Söz gibi söyleşmedim.
Musi’leyin münacaat,
Ettim bir dağ içinde.
Bir döşek döşemişler,
Nur ile bezemişler.
Dedim bu kimin ola,
Sordum bir dağ içinde.
Vardım ileri vardım,
Levh-i elime aldım,
Ayetlerin okudum.
Yazdım bir dağ içinde.
Açtım Mek’ke kapısın,
Duydum ol dost kokusun,
Erenlerin hepisin,
Gördüm bir dağ içinde
Yetmiş bin hicab geçtim,
Gizli perdeler açtım,
Ol dost ile buluştum,
Gördüm bir dağ içinde.
Gökler gibi gürledim,
Yeller gibi inledim,
Sular gibi çağladım,
Aktım bir dağ içinde.
Ayrılmadım pirimden,
Ayrılmadım şeyhimden,
Aşktan bir kadeh aldım,
İçtim bir dağ içinde.
Kalpten büyük dağ olmaz,
Ol Allah’a doyulmaz,
Sohbetine kanılmaz,
Erdim bir dağ içinde,
Yunus eyder gezerim,
Dost iledir pazarım,
Ol Allah’ın didarın,
Gördüm bir dağ içinde.
* * *
Yunus Emre
Arafat dağı da bir yüce dağdır
İnanın Muhammed ölmedi sağdır
Ravzasına vardım gülistan bağdır
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
Sana gelir iken beni görmüşler
Yolumun üstüne pusu kurmuşlar
Hain nefsim can evimden vurmuşlar
Bu nefsin elinden bıktım efendim
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
Sana gelirken yolum kuruldu
Çok ağladım gözüm yaşı sel oldu
Hain nefsim Şeytan ile bir oldu
Vurdu can evimden medet efendim
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
Çok nasihat ettin sözün tutmadık
Bize gösterilen yoldan gitmedik
Bülbül olup dost bağında ötmedik
Seni ziyarete geldim efendim
Bir feyiz almaya geldim efendim
* * *
Ağla gözüm ağla gülmezem gayrı
Gönül dosta gider gelmezem gayrı
Ne gam bunda bana bin kere ölsem
Orda ölüm olmaz ölmezem gayrı
Yansın canım yansın aşkın oduna
Aksın kanlı yaşım silmezem gayrı
Göyündüm aşk ile ta kül olunca
Boyandım derdine, solmazam gayrı
Beni irşad eden mürşid-i kamil
Yeter bir el daha almazam gayrı
Varlığım yokluğa değişmişim ben
Bu gün cana başa kalmazam gayrı
Fenadan bakiye göç eder olduk
Yöneldim şol yola dönmezem gayrı
Muhabbet bahrinin gavvası oldum
Gerekmez Ceyhun’a dalmazam gayrı
Dilerim fazlından ayrılmıyasın
Rabbi’m senden özge sevmezem gayrı
Söyle aşık dilinden bunu YUNUS
Eğer aşık isem ölmezem gayrı
* * *
Ağlayı ağlayı yollara düştüm
Şükür olsun sevdiğime kavuştum
Medine göründü yandım tutuştum
Ölüm ver Allah’ım verme ayrılık
Yeşil kubbe görününce gözüme
Boynum büküp elim koydum dizime
Uyandım ki su serperler yüzüme
Aklımı başımdan aldı ayrılık
Yana yana ciğerleri kavrulan
Bir can ile sevdiğine sarılan
Hiç güler mi Medine’den ayrılan
Merhametin yok mu zalim ayrılık
Ferhat gibi canım yandı kavruldu
Şirin gibi ciğerimden vuruldum
Ölmedim de Medine’den ayrıldım
Bir derdimi yüz bin ettin ayrılık
* * *
Al eline kalemi,
Yaz Allah’ın adını
Şekerde bulamadım
Zikrullahın tadını
Hu Allah hemen Allah
Sende aşkım çok Allah
La ilahe illallah
Yeşil örtü başında
Hile yoktur işinde
Aşk ile Allah diyenler
Muhammed’i görür düşünde
Yeşil örtü bağlarım
Ben günahıma ağlarım
Muhammed Mustafa’nın
Şefaatini umarım
Devemin yükü üzüm
Mekke’nin yolu uzun
Muhammed Mustafa’nın
Sancağının altı bizim
Yüreğimde var sızı
Şeyhimin tatlı sözü
Arşı ala altında
Arasın bulsun bizi
* * *
Aşık isen hak didarına
Yanma Cehennem narına
Yarın Hak’kın divanına
Elleri boş varılır mı?
Gelin Hak’kı zikredelim
Ölü kalbi diriltelim
Halkalara girmeyince
Baba hazret bulunur mu?
Akıt gözünden yaşı
Cuşa gelsin gönül kuşu
Tevhid ile varan kişi
Dergâhından kovulur mu?
Derviş oldum sana ne ettim?
Kapından mı uzak gittim
Sanma ki seni terk ettim
Pirimiz Can Abdulkadir
Şeyhimiz Can Mehmet Baba
Elde sermayen hani ya?
Sıtkı seni kim tanıya
Mürit oldum Geylaniye
Acep künyem verildi mi?
İsmine deli takmazsan
Ciğerin aşka yakmazsan
Kötü ahlakı bırakmazsan
Yolda menzil alınır mı?
Halkada benzin solmazsa
Mürşidin Hayri olmazsa
Seherde gözler solmazsa
Kula cezbe verilir mi?
* * *
Aşkın odu ciğerimi
Yaka geldi yaka gider
Garip başım bu sevdayı
Çeke geldi çeke gider
Firkat kar etti canıma
Gelsin âşıklar yanıma
Aşk zencirin dost boynuna
Taka geldi taka gider
Bülbül eder zarü figan
Aşk oduna yandı bu can
Benim gönülcüğüm hemen
Hak’tan geldi Hak’ka gider
Arifler durur sözüne
Gayri görünmez gözüne
Eşrefoğlu yar yüzüne
Baka geldi baka gider
* * *
Ben bu yolu bilmez idim
Aşk gönlüme düştü gider
Aşk elinden dertli yürek
Kaynayuben taştı gider
Hani bizden öğüt olan
Kalmadı dünyaya gelen
Gece gündüz taat kılan
O sıratı geçti gider
Nefsi doyunca yiyenler
Kana kana uyuyanlar
Dili gıybet söyleyenler
Cehenneme düştü gider
Cehenneme düşen kişi,
Zârılıktır onın işi.
Onulmaz bağrının başı,
Büryân olup pişti gider.
Aşk oduna yanmayanlar
Öleceğin sanmayanlar
Göz açıp uyanmayanlar
Şöyle gaflet bastı gider
Bu aşk bize bir düş idi
Hak müyesser kılmış idi
Derviş Yunus bir kuş idi
Halk içinde uçtu gider
* * *
Ben melamet hırkasını
Kendim giydim eğnime
Aru namus şişesini
Taşa çaldım kime ne
Haydar Haydar taşa çaldım kime ne
Sofular haram demişler
Bu aşkın badesine
Ben doldurur ben içerim
Günah benim kime ne
Haydar Haydar günah benim kime ne
Gâh çıkarım gökyüzüne
Seyrederim âlemi
Gâh inerim yeryüzüne
Seyreder âlem beni
Haydar Haydar seyreder âlem beni
Gâh giderim medreseye
Ders okurum Hak için
Gâh giderim meygedeye
Dem çekerim aşk için
Haydar Haydar dem çekerim aşk için
Nesimi’yi sorsalar kim
Yar ile mutlu musun?
Mutlu olup olmayayım
Yarim benim kime ne?
Haydar Haydar o yar benim kime ne
* * *
Gel gel yanalım,
Ateşi aşka
Şule verelim,
Ateşi aşka
Ey padişahım,
Affet günahım
Yanmaktır karım,
Ateşi aşka
Evvel aldandım,
Pek kolay sandım
Kat be kat yandım,
Ateşi aşka
Narım yitirdim,
Dosta getirdim
Geçtim oturdum,
Ateşi aşka
Varın verenler,
Dosta gidenler
Yandım erenler,
Ateşi aşka
Aşk ehli ölmez,
Yerde çürümez
Yanmayan bilmez,
Ateşi aşka
Seyyid Nesimi,
Terkeyle resmi
Yandır bu cismi,
Ateşi aşka
Bana baktın nazlı nazlı
Hep okuttun hazlı hazlı
Allah senden olsun razı
Cennet hatunu ol anam
Kur-an’ı sen öğrettin bana
Minnettarım anam sana
Kevser şarabını melekler
İçirsinler kana kana
Allah’tan isterim elbet
Sana gelsin huri melek
Bana verdin bunca emek
Duacıyım anam sana
Hergün halimi sorardın
Duanı her an yapardın
Nur yüzüne hiç doymadım
Hasret kaldım anam sana
Hergün katlandın zahmete
Duanla erem rahmete
Böyle varılır Cennet’e
Kalbim nuru sultan anam
Anam ayrı kaldık candan
Yüreğimiz dolu gamdan
O nur yüzlü yanağından
Öpsem de doyamam anam
Allah’ım senden razı olsun
Kalbin sonsuz nurla dolsun
Mahşerde yüzün ak olsun
Duacıyım sana anam
* * *
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün-ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Aşkın âşıklar öldürür
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem
Mecnun olup yola düşem
Sensin dünü gün endişem,
Bana seni gerek seni
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağırır
Bana seni gerek seni
Cennet dedikleri ne ki
Bir kaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni
Yunus durur benim adım
Gün geçtikce artar ödüm
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni
* * *
Ey kardeş yolcuyuz hazırlansana,
Bu fani Dünya’dan göçeriz bir gün
Ölümden kurtuluş yoktur insana
Omuzlar üstünde geçeriz birgün
Duydun mu ecele çare bulana
Bu Dünya üstünde baki kalana
Hazırla kendine lazım olana
Elveda bayrağını açarız birgün
Azrail vadesi dolanı bilir
Davetsiz konuktur her eve gelir
Dostum ağlar düşmanım sevinir
İyiyi kötüyü seçeriz bir gün
Kazanla teneşir haberci olur
Ölümün etrafta çabuk duyulur
İpekler sırmalar hepsi soyulur
Beş arşın kefeni biçeriz bir gün.
Musalla dediğin bir mihenk taşı
Şahittir insana eşi yoldaşı
Akılsen kefeni başında taşı
Evladu iyalden kaçarız bir gün.
Bineğin tabuttur unutma sakın
Kapının önüne gelmesi yakın
Rızası olmazsa Cenabı Hak’kın
Âleme dehşetler saçarız bir gün.
Mezardır faninin en son durağı
İmanın nurudur onun çerağı
Melekler getirir bize burağı
Cenneti Ala’ya uçarız bir gün
Müminin makamı Cennetünna’im
Münkirin makamı Berzahul Cahim
Son nefes bizlere lütfeder Rahim
Eceli bal gibi içeriz bir gün
Bu kara toprağa insandır maye
Ameli salihtir kabre sermaye
Varınca huzuru ferman fermaye
Hayırla şerleri ölçeriz bir gün
Ey Aşkı ölüme hazır ol her an
Rehberin Hak olsun düsturun Kuran
Nasılsa senin de gelecek sıran
Aklından çıkarma naçarız bir gün.
* * *
Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun
Ecel büke belimizi
Söyletmeye dilimizi
Hasta iken halimizi
Soranlara selam olsun
Tenim ortaya açıla
Yakasız gömlek biçile
Bizi bir asan veçhile
Yuyanlara selam olsun
Dünya’ya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selam olsun
Selâ verin kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selâm olsun
Eceli gelenler gider
Hepsi gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara selâm olsun
Miskin Yunus söyler sözü
Yaş doludur iki gözü
Bilmeyen ne bilsin bizi
Bilenlere selam olsun
Bizi kınamayın dostlar yarenler
Rüzgar esmeyince dal sallanır mı?
Küllü boş değildir aşka düşenler
Damla düşmeyince göl bulanır mı?
Öyle bir mecnunum Leylaya Billah
Okunur isminden evvel Bismillah
Tutuştu her yanım hasleten lillah
Allah’ı zikreden kul kınanır mı?
Celaliyi buldu kırklar yediler
Yol erkân gösterip hizmet verdiler
Haşre dek bu çarkı döndür dediler
Sormadım ki buna can dayanır mı?
* * *
Ben dervişim diyene,
Bir ün edesim gelir
Tanıyuben şimdiden
Varup yetesim gelir
Sırat kıldan incedir
Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne
Evler yapasım gelir
Altında gayya vardır
İçi nâr ile pürdür
Varıp ol gölgelikte
Biraz yatasım gelir
Ta’n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun
Varuben ol tamu’da
Biraz yanasım gelir
Ben günahımca yanam
Rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam
Biraz uçasım gelir
Andan Cennet’e varam
Hak’kı Cennet’te görem
Hûri ile gılmanı
Bir bir koçasım gelir
Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker
Bir Molla Kasım gelir
Bu dervişlik yoluna
Sıdk ile gelen gelsin
Hak’tan özge ne ki var
Gönlünden silen gelsin
Dervişlik dedikleri
Nihayetsiz denizdir
Bu payansız denizin
Mevcini duyan gelsin
Dervişlik dedikleri
Bir tükenmez kan olur
Hasuam kulu sultan
Bu kandan alan gelsin
Derviş dolu nur doğar
Her lahza göğe ağar
Ben diyem doğru haber
Canına kıyan gelsin
Dervişin gözü açık
Dün ü günü uyanık
Bu söze Tanrım tanık
Bakmadan gören gelsin
Dervişin kulağı sak
Hak’tan alır ol sebak
Deprenmeden dil dudak
Sözü işiten gelsin
Dervişin kolu uzun
Çıkarır münkir gözün
Şarktan garba düpdüzün
Sonmadık iren gelsin
Dervişler Hak’kın dostu
Canları ezel mesti
Aşk şem’ini yaktılar
Pervane olan gelsin
Bu Eşrefoğlu Rumi
Dervişliğe geleli
Nefsindendir çektiği
Nefsin öldüren gelsin
* * *
Bu dünyaya gelen canlar
Gedai bayı Sultanlar
Turab oldu bütün onlar
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu dünyaya gelen gitmiş
Kamu varını terketmiş
Bu gün nöbet bize yetmiş
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu dünya bir tımarhane
Gidenleri düşünsene
Gönül verme bu külhane
Gelin zikredelim Ya Hu
Meyil verme bu dünyaya
Ayal evlat ahibbaya
Düşersin sonra cezaya
Gelin zikredelim Ya Hu
Etme sivaya iltifat
Dilersen gamdan necat
Ver Muhammed’e salavat
Gelin zikredelim Ya Hu
Olma zahidi guşk ile
Koma masivayı dile
Mücadele et nefsinle
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu simü zeri derme gel
İnkârı koy ikrara gel
Bülbül gibi gülzara gel
Gelin zikredelim Ya Hu
Elinde var iken fırsat
Zikri Hüda’ya et dikkat
Tutup durmaz seni sıhhat
Gelin zikredelim Ya Hu
Zikre meşgul ol sen heman
Kalbe dolâ nuru iman
Zikri Hüda et her zaman
Gelin zikredelim Ya Hu
(Hüdai) Eyledi pendi
Çözüle kalplerin bendi
Huzuru kalble efendi
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu dünya dari gaflettir
Rahatı hep yalandır ha
Bilir misin ahir fani
Vefasız bir cihandır ha.
Sivânın rengine hiç bakma
Mevti daima zikret
Elinde var iken fırsat
Gönlünü gel uyandır ha
Büyük söz söylemekten kıl ictinap
Yıkma gönül birden
Uyup nefse gönül yıkma
Âşıklara ziyandır ha
Görülür türlü ziynette
Gözüne gerçi bu dünya
Bakıp nakşına aldanma
Bakisi yok yalandır ha
Devam et zikri yezdane
Sakın divane boş gezme
Haberdar ol ki erişti
Vakit ahir zamandır ha
Bilir misin duhul eden
Hüdai Cennet’e kimdir
Tutup emri ilahiyi
Kulağına koyandır ha
* * *
Bu dünyaya verme gönül
Dünya sana kalır değil
Dünya seven dost katına
Yüz akıyla varır değil
Bu dünyanın muhabbeti
Şol ağulu bal gibidir
Ağusun bilen ol bala
Parmağını banar değil
Bu dünyanın zehri katı
Cana ere mazarratı
Zehrini bilmeyen bunun
Kendüyü sakınır değil
Bu dünyayı derip yığma
Ahir koyup gitsen gerek
Koyup gideceğin sanan
Dünyayı devşirir değil
Âşıkların gönül kuşu
Düşmez dünya tuzağına
Gerçek eren bu dünyayı
Hiç muhale alır değil
Eşrefoğlu Rumi sen de
Eğer şaha mahrem isen
Himmetin gözüne kevneyn
Zerre denlü gelir değil
***
Bu aşk bir bahri ummandır
Buna haddi kenar olmaz
Delilim sırrı Kuran’dır
Bunu bilende ar olmaz
Süre geldi ezeliden
Pirim Muhammed âliden
Şarabı lem yezaliden
İçenlere kanar olmaz
Eğer aşık isen yare
Sakın aldanma ağyare
Düş İbrahim gibi nare
Bu gülşende yanar olmaz
Kıyamazsan başa cana
Irak dur girme meydana
Bu meydanda nice başlar
Kesilir, hiç soran olmaz
Hak ile Hak olanlara
Kendi özün bilenlere
Dost yolunda ölenlere
Kan pahası dinar olmaz
Biz aşığız biz ölmeyiz
Çürüyüp toprak olmayız
Karanlıklarda kalmayız
Bize leylü nehâr olmaz
Bak şu Mansur’un işine
Halkı üşürmüş başına
Enel Hak’kın firaşına
Düşenlere tımar olmaz
İşte bu sırrı Kuran’dır
Küllü Men Aleyha Fan’dır
İki kapılı bir handır
Konan göçer karar olmaz
Seyfullah sözünde mesttir
Şeyhinden aldığı desttir
Divanara kalem pestir
Ne söylerse inan olmaz
* * *
Beni kundaklara sardın
Geceni gündüz eyledin
Ne tatlı ninni söylerdin
Benim güzel canım annem
Helal eyle helal eyle,
Annem hakkını helal eyle
Ana başta tac imiş,
Her derde ilaç imiş
Bir evlat pir olsa da,
Anaya muhtaç imiş
Beni büyütmekti derdin
İşte muradına erdin
Ne tatlı ninni söylerdin
Benim güzel canım annem
Başucuma gelenim sen
Gözyaşımı silenim sen
Dertlerime devasın sen
Benim güzel canım annem
* * *
Canını terk etmeden, Cananı arzularsın
Zünnarını kesmeden, İmanı arzularsın
Şol uşacıklar gibi, Binersin ağaç ata
Çevkan ile topun yok, Meydanı arzularsın
Yetmiş yedi perde var, Dostunu arzularsın
Yedisinden geçmeden, Yakin arzularsın.
Otuzu gözdedürür, Otuzu gönüldedir
Onu dahi bilmeden, Görmek arzu kılarsın
Bilmedin sen seni, Sadefte ne gevhersin
Mısır’a sultan iken, Kenan arzu kılarsın
Men arefe nefse, dersin, İlla değil dersin
Melaikten yukarı, Seyran arzu kılarsın
Topuğuna çıkmadan, Suyu deniz sanırsın
Sen katreyi geçmeden, Ummanı arzularsın
Karıncalar gibi sen, Ufak ufak yürürsün
Meleklerden ileri, Seyranı arzularsın
Var Niyazi yürü, Atma okun ileri
Derdiyle kul olmadan, Sultanı arzularsın.
Yunus düştün bu derde, Eyyüb’leyin sabreyle
Derde katlanmadan, Derman arzu kılarsın.
* * *
Bakıp cemali yâre,
Çağırırım dost dost
Dil oldu pare pare,
Çağırırım dost dost
Aşkın ile dolmuşum,
Zühdümü yanılmışım
Mestü müdam olmuşum,
Çağırırım dost dost
Mescüdü meyhanede,
Hanede viranede
Kabe’de puthanede,
Çağırırım dost dost
Sular gibi çağ çağ,
Dolaşırım dağ dağ
Hayran bana sıru sağ,
Çağırırım dost dost
Dünya gamından geçip,
Yokluğa kanat açıp
Aşk ile daim uçup,
Çağırırım dost dost
Aradığım candadır,
Canda ve hem tendedir
Bilir iken bendedir,
Çağırırım dost dost
Gâh düşerim mutlaka,
Gah asıl ki mülhaka
Bakıp kamudan Hak’ka,
Çağırırım dost dost
Dolunmaz ol halü hat,
Minel ezel ta ebed
Unulmaz asla bu dert,
Çağırırım dost dost
Hep görünen dost yüzü,
Andan ayırmam gözü
Gitmez dilimden sözü,
Çağırırım dost dost
Derya olunca nefes,
Paralanınca kafes
Ta kesilince bu ses,
Çağırırım dost dost
Gökler gibi dönerim,
Gün gibi dolanırım
Devr ile elenirim,
Çağırırım dost dost
Ne yerdeyim ne gökte,
Ne mürdeyim ne zinde
Her zaman ve her yerde,
Çağırırım dost dost
Geldim ol dost ilinden,
Koka koka gülünden
Niyazi’nin dilinden,
Çağırırım dost dost
* * *
Daldım derin fikire,
Hamdeyledim şüküre
Aşk ile feyiz ile
Başlayalım zikire
Vur kalbe Allah desin
İnim inim inlesin
Kalbimin şu sesini
Cümle alem dinlesin
Kabenin örtüsü kara
Bülbülüm düştüm zara
Doktor tabib gerekmez
Bendeki başka yara
Kâbe’de yeşil yazı
Allah Muhammed sözü
Pirim aklıma düştü
İçimde ince sızı
Yürü Hak’kın yolundan
Tut mürşidin elinden
Aşık olan anlasın
Bizim şeyhin dilinden
Kalbimin içi cami
Pirim kaptan ben gemi
Bu dergah aşk dergahı
Semai dön Geylani
* * *
Derviş olan aşık gerek
Yolunda hem sadık gerek
Bağrı anın yanık gerek
Can gözleri açık gerek
Alçaktan alçak yürüye
Toprak içinde çürüye
Aşk ateşinde eriye
Altın gibi sızmak gerek
Zikri Hak’ka meşgul ola
Yana yana ta kül ola
Her kim diler makbul ola
Tevhide boyanmak gerek
Eyvan kişi yol alamaz
Maksudunu tez bulamaz
Yok olmayan var olamaz
Varını dağıtmak gerekF
Dervişlerin en alçağı
Buğday içinde burçağı
Bu Mısri gibi balçığı
Her bir ayak basmak gerek
* * *
Derman aradım derdime,
Derdim bana derman imiş,
Bürhan (tanık) aradım aslıma,
Aslım bana bürhan imiş!
Sağı solu gözler idim,
Dost yüzün görsem deyu,
Ben taşrada arar idim,
Ol can içinde Can imiş!
Öyle sanırdım, ayrıyem;
Dost ayrıdır, ben gayriyem
Benden görüp işiteni,
Bildim ol canan imiş!
Savm-u salat hac ile
Sanma biter zahid işin,
İnsan-ı Kamil olmaya,
Lazım olan İrfan imiş!
Kanden gelir yolun senin
Ya kande varır menzilin
Nerden gelip gittiğini
Anlamayan hayvan imiş!
Mürşid gerektir bildire,
Hak’kı sana hakkel yakin
Mürşidi olmayanların
Bildikleri güman imiş!
Her mürşide dil verme
Kim yolunu sarpa uğratır
Mürşidi, kâmil olanın
Yolu gayet âsân imiş!
İşit Niyazi’nin sözün,
Bir nesne örtmez Hak yüzün
Hak’tan açık bir nesne yok,
Gözsüzlere pinhan imiş!
Güzel âşık cevrimizi,
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Demedim mi, demedim mi?
Gönül sana söylemedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Göremezsin demedim mi?
Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi?
Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can-u başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi?
Aşıklar harabât olur
Hak yanında kıymetl’olur
Muhabbet baldan tatl’olur
Doyamazsın demedim mi?
Pirsultan abdal şâhımız
Hak’ka ulaşır râhımız
Onik’imam katarımız
Uyamazsın demedim mi?
* * *
Dilhanesi pür nur olur,
Envarı zikrullah ile
İklimi dil mamur olur
Mimarı zikrullah ile
Her müşkil iş âsân olur
Derdi dile dermân olur
Canım içinde cân olur
Esrarı zikrullah ile
Gamgin gönüller şad olur
Dembesteler azad olur
Gümgeşteler irşad olur
Asar-ı zikrullah ile
Zikreyle Hak’kı her nefes
Allah bes, Bâki heves
Bes gayriden ümidi kes
Tekrarı zikrullah ile
Gör ehli halin fırkasın
Çaketti Ceybi hırkasın
Devreyle zikrin halkasın
Pergari zikrullah ile
Terket cihan arayışın
Nefsin gider alayışın
Bul canı dil asayışın
Efkarı zikrullah ile
Ahmet seni ikrar eder
Hem zikrin tekrar eder
İhlasını iş ar eder.
Eş’arı zikrullah ile
* * *
Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevlaya âşık oldum
Onun için inilerim
Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim
Beni bir dağda buldular
Kolum kanadım kırdılar
Dolaba layık gördüler
Derdim vardır inilerim
Dağdan kestiler hezenim
Bozuldu türlü düzenim
Ben bir usanmaz ozanım
Derdim vardır inilerim
Suyu alçaktan çekerim
Çıkar yüksekten dökerim
Görün ben neler çekerim
Derdim vardır inilerim
Yunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fanide kimse kalmaz
Derdim vardır inilerim
* * *
Başım açık yalın ayak
Düştüm Kabe yollarına
Günahıma ağlayarak
Düştüm Kabe yollarına.
Dost ahbapla vedalaşıp
Nice sarp dağları aşıp
Halilullaha ulaşıp
Düştüm Kabe yollarına.
Musul, Bağdat ve Kerbela
Nurlar yağar her gün hâlâ
Hoştur deyip kaza bela
Düştüm Kabe yollarına.
Bazen açık bazen susuz
Bazen yorgun, ve uykusuz
Sabır isteyerek sonsuz
Düştüm Kabe yollarına.
Beytullah’ı görem diye
Taşına yüz sürem diye
Yoluna can verem diye
Düştüm Kabe yollarına.
* * *
Evvel benem ahir benem,
Canlara can olan benem
Azıp yolda kalmışlara
Hazır medet eden benem
Bir karara tuttum karar
Benim sırrıma kim erer
Gözsüz beni nerde görer
Gönüllere giren benem
Kün deminde nazar eden
Bir nazarda Dünya düzen
Kudretinden han döşeyip
Aşka bünyad olan benem
Düz döşedim bu yerleri
Baskı kodum bu dağları
Sayvan gerdim bu gökleri
Yeri sonra düren benem
Halk içinde dirlik düzen
Dört kitabı doğru yazan
Ak üstüne kara dizen
Ol yazdığı Kur’an benem
Dost ile birliğe yeten
Buyruğu neyise tutan
Mülk eyleyip Dünya düzen
O bahçıvan hemen benem
Ben bu yere buyuracak
Yeryüzüne gün vuracak
Ulu deniz mevc urucak
Gemiye yol bulan benem
Diller damaklar şaşıran
Aşk kazanın taşıran
Hamza’yı Kaf’tan aşıran
O ağulu yılan benem
Yunus değil bunu diyen,
Kudret dilidir söyleyen
Kâfir olur inanmayan,
Evvel-âhir-heman benem
Bir niceye verdim emir
Devlet ile sürdü ömür
Yanan kömür kızan demir
Örse çekiç salan benem
Dahi acep âşıklara
İkraru din, iman oldum
Halkın gönlünde küfrile,
İslâm ile iman benem.
Hem bâtınem hem zâhirem,
Hem evvelem hem âhirem
Hem ben olum hem ol benem,
Hem ol kerim-i han benem.
Yoktur arada tercüman,
Andaki iş bana âyân
Oldur bana veren lisan,
Ol denize umman benem.
Geç tutarım illa kati
Ne er derim ne avreti
Çoktur azaplarım illa kati
Rüşvet almaz Sultan benem
Bu yeri-göğü yaratan,
Bu arş u kürsi durduran
Binbir adı vardı Yunus,
Ol sâhib-i Kur’ân benem.
* * *
Ey başımın tacı Hüseyin ey canımın canı Hüseyin
Kalbimin dermanı göğsümün imanı Hüseyin
Aşkına devreyler alem cümle eflak sana hayran
Resulu Ehli Beyti şahı dü cihanın sultanı Hüseyin
Ben şehidi kerbelanın bendeyi üftadesiyem
Pençeyi Ali Abanın bir garip kurbanesiyem
Hem münkir hem müşrik mertliğine oldu hayran
Görmediler senin gibi dahi böyle bir nevü civan
İftihar etti seninle cemali cenneti niran
Erlik meydanının merdi aşkının kurbanı Hüseyin..
Ben şehidi kerbelanın bendeyi üftadesiyem
Pençeyi Ali Abanın bir garip kurbanesiyem
Gurretül ayn habibi kibriyasın ya Hüseyin
Nuri çeşmi şahı merdanın ……. Ya Hüseyin
Hem ciğerperei Zehra fatıma hayrunnisa kurban
Ehlibeyti mücteba Ali Abasın Ya Hüseyin
Safayı cevheri kutsi ali Mustafa Zeynep
Çırağı şuleyi husmetin sarayı murtazadır Zeynep..
Ziyayı Gurretil aynı Hüseyni kerbela Zeynep
İşit hattı nidayı esiri kerbela Zeynep
* * *
Ey gönül bir derde düşkim
Anda derman gizlidir
Gel karış bir Kadreye kim
Anda umman gizlidir.
Terkedip canı cihanı
Gey feraget cübbesin
Bu feraget cübbesinde
Sırrı sultan gizlidir.
Deyme bir derviş hakire
Hor görüp hor bakma kim
Gönlünün her köşesinde
Arşı Rahman gizlidir.
Nutka gelse canı dil
Bulur hayatı cavidan
Dervişin her bir sözünde
Abı hayat gizlidir.
Gör bu Eşrefoğlu Rumi
Bahri aşkta neyledi
Canı başı terk edip
Canı cihanda gizlidir.
* * *
Elveda ey mah-i taban elveda
Elveda ey mihr-i Yezdan elveda
Elveda ey afitab-ı şer’i din
Elveda ey mah-i taban elveda
Gündüzün bayram idi saimlere
Her geçen bir Kadr idi kaimlere
Nurdan bir tac idin alemlere
Elveda ey mah-i taban elveda
Leylet ül Kadr ü berat idin bize
Hem dahi savm ü salat idin bize
Nar-ı duzehten necat idin bize
Elveda ey mah-i taban elveda
Yılda bir kez şehri seyran eyledin
Kendüzin bu halka mihman eyledin
Sonra tavus gibi cevlan eyledin
Elveda ey mah-i taban elveda
Hazrete bizden şikayet eyleme
Aybımız çoktur hakaret eyleme
Eşrefoğlu’na melamet eyleme
Elveda ey mah-i taban elveda
* * *
Erenlerin sohbeti
Ele giresi değil
İkrar ile gelenler
Mahrum kalası değil
İkrar gerek bir ere
Göz açıp didar göre
Sarraf gerek gevhere
Nadan bilesi değil
Bir pınarın başına
Bir testiyi koysalar
Kırk yıl anda durursa
Kendi dolası değil
Ümmi Sinan yol ayan
Oluptur belli beyan
Dervişlik yolu heman
Tacı hırkası değil
* * *
Erler demine destur alalım
Parvaneye bak ibret alalım
Aşkın ateşine gel bir yanalım
Pervaneye bak ibret alalım
Dost dost dost dost
Devrane girip seyran edelim
Eyvah demeden Allah diyelim
La ilahe illellah, La ilahe illellah,
La ilahe illelahu, Hu
Günler geceler durmaz geçiyor
Sermayen olan ömrün bitiyor
Bülbüllere bak efgan ediyor
Ey gonca açıl mevsim geçiyor
Dost dost dost dost
Ey yolcu biraz sen dinle beni
Kervan geçiyor sen kalma geri
Yusuf denilen Dünya güzeli
Fethetti bu gün kalbi seferi
Dost dost dost dost
Aşıksan eğer gel birleşelim.
Şeyhin izine yüzler sürelim.
Ta fecre kadar zikreyleyelim.
Feryad edelim efgan edelim.
Dost dost dost dost
Devrane girip seyran edelim
Eyvah demeden Allah diyelim
La ilahe illellah, La ilahe illellah,
La ilahe illelahu, Hu
* * *
Allah Ey der ya kullarım,
Gelin beri Mabud benim
Kamu alem benim kulum
Alemlere sultan benim
Hem Adil’em hem Mabud’am
Kamu yerlerde hazıram
Zalimlerden öc alıcı
Miskinlere arka benim
Geç tutarım illa kati
Ne er direm ne avradı
Çoktur azaplarım kati
Rüşvet almaz sultan benim
Yusuf ile Mısra varan
Teraziye altın koyan
Terazinin keffasına
Basa duran sultan benim
Bilmez miydin öleceğin
Ya katıma geleceğin
Çok günahlar kazanuben
Şöyle odlu olan benim
Yunus değil bunu diyen
Kudret dilidir söyleyen
Kafir olur inanmayan
Evvel ahir hemen benim.
* * *
Ey kardeş yolcuyuz hazırlansana,
Bu fani Dünya’dan göçeriz bir gün
Ölümden kurtuluş yoktur insana
Omuzlar üstünde geçeriz bir gün.
Duydun mu ecele çare bulana
Bu Dünya üstünde baki kalana
Hazırla kendine lazım olana
Elveda bayrağını açarız bir gün.
Azrail vadesi dolanı bilir
Davetsiz konuktur her eve gelir
Dostum ağlar düşmanım sevinir
İyiyi kötüyü seçeriz bir gün.
Kazanla teneşir haberci olur
Ölümün etrafta çabuk duyulur
İpekler sırmalar hepsi soyulur
Beş arşın kefeni biçeriz bir gün.
Musalla dediğin bir mihenk taşı
Şahittir insana eşi yoldaşı
Akılsen kefeni başında taşı
Evladu iyalden kaçarız bir gün.
Bineğin tabuttur unutma sakın
Kapının önüne gelmesi yakın
Rızası olmazsa Cenabı Hak’kın
Âleme dehşetler saçarız bir gün.
Mezardır faninin en son durağı
İmanın nurudur onun çerağı
Melekler getirir bize burağı
Cenneti Ala’ya uçarız bir gün.
Müminin makamı Cennetünna’im
Münkirin makamı Berzahul Cahim
Son nefes bizlere lütfeder Rahim
Eceli bal gibi içeriz bir gün.
Bu kara toprağa insandır maye
Ameli salihtir kabre sermaye
Varınca huzuru ferman fermaye
Hayırla şerleri ölçeriz bir gün.
Ey Aşkı ölüme hazır ol her an
Rehberin Hak olsun düsturun Kuran
Nasılsa senin de gelecek sıran
Aklından çıkarma naçarız bir gün.
* * *
Gaflet ile Hak’kı buldum diyenler,
Er yarın Hak divanında bellolur.
Ahret tedarikin gördüm diyenler,
Er yarın Hak divanında bellolur.
Kiminin adı sofu, kiminin derviş;
Derviş isen kardeş, takvaya çalış
Gizlice yollardan sen Hak’ka eriş,
Er yarın Hak divanında bellolur.
Devletliyim deyü fakire gülme,
Gülüp gülüp kardeş, kem nazar kılma;
Ölüm vardır yahu, sen gafil olma;
Er yarın Hak divanında bellolur.
Âşık Yunus söyle, Gâlû beladan
Mucizatı Nebi’den mürüvveti Ali’den
Biz de böyle işitmişiz uludan
Er yarın Hak divanında bellolur
* * *
Bu dünyaya gelen canlar
Gedai bayı Sultanlar
Turab oldu bütün onlar
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu dünyaya gelen gitmiş
Kamu varını terketmiş
Bu gün nöbet bize yetmiş
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu dünya bir tımarhane
Gidenleri düşünsene
Gönül verme bu külhane
Gelin zikredelim Ya Hu
Meyil verme bu dünyaya
Ayal evlat ahibbaya
Düşersin sonra cezaya
Gelin zikredelim Ya Hu
Etme sivaya iltifat
Dilersen gamdan necat
Ver Muhammed’e salavat
Gelin zikredelim Ya Hu
Olma zahidi guşk ile
Koma masivayı dile
Mücadele et nefsinle
Gelin zikredelim Ya Hu
Bu simü zeri derme gel
İnkârı koy ikrara gel
Bülbül gibi gülzara gel
Gelin zikredelim Ya Hu
Elinde var iken fırsat
Zikri Hüda’ya et dikkat
Tutup durmaz seni sıhhat
Gelin zikredelim Ya Hu
Zikre meşgul ol sen heman
Kalbe dolâ nuru iman
Zikri Hüda et her zaman
Gelin zikredelim Ya Hu
(Hüdai) Eyledi pendi
Çözüle kalplerin bendi
Huzuru kalble efendi
Gelin zikredelim Ya Hu
* * *
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir
Bir göz açıp yummuş gibi
İş bu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi
Miskin ademoğulları
Ekinlere benzer gider
Kimi biter kimi yiter
Yere tohum saçmış gibi
Bu Dünya’da bir nesneye
Yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere
Gök ekini biçmiş gibi
Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın orda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi
Yunus Emre bu Dünya’da
İki kişi kalır derler
Meğer Hızır, İlyas ola
Abı hayat içmiş gibi
* * *
Gururlanma insanoğlu
Ölmemeye çaren mi var
Hazan görmüş bir gül gibi
Solmamaya çaren mi var
Hayat denen dolap döner
Bütün mahlûk olan biner
Yağı biten kandil söner
Sönmemeye çaren mi var
Hiç aldanma mala mülke
Gitmez isen doğru yola
Tatlı canın Azrail’e
Vermemeye çaren mi var
Hiç güvenme can dostuna
Uçuşurlar mal kastına
Çıkıp teneşir üstüne
Yatmamaya çaren mi var
Düşünmezsin hiç ölmeyi
Terk etmezsin hiç gülmeyi
Yakası yok ak gömleği
Giymemeye çaren mi var
Nerde ecdad nerde ata
Hak’ka karşı yapma hata
Tabut denen ağaç ata
Binmemeye çaren mi var
Daim yürür Hak izinde
Hak’kı söyler her sözünde
Dört kişinin omuzunda
Gitmemeye çaren mi var
Kalkacaktır gözden perde
Göreceksin yarın, nerde
Ev kazılmış kara yerde
Yatmamaya çaren mi var
Münker Nekir gelecektir
Rab’bin kimdir diyecektir
Mümin cevap verecektir
Vermemeye çaren mi var
***
Ben yürürüm yane yane
Aşk boyadı beni kane
Ne âkılem ne divâne
Gel gör beni aşk neyledi
Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Akar sulayın çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anıben ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi
Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağladım güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürüm ilden ile
Şeyh sorarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi
Aşkın beni mest eyledi
Aldı gönlüm hast’eyledi
Öldürmeğe kast eyledi
Gel gör beni aşk neyledi
Benzim sarı, gözlerim yaş
Bağrım yara çiğerim taş
Halim bilen dertli kardaş
Gel gör beni aşk neyledi
Mecnun oluben yürürüm
Ol yâri düşte görürüm
Uyanır melul olurum
Gel gör beni aşk neyledi
Ben Yunus’u biçâreyim
Baştan aşağı yareyim
Dost elinden avareyim
Gel gör beni aşk neyledi
* * *
Bu dünya bir kuru dava
Medine şehri bir ova
Büyük validemiz Havva
Gelin oldu dua ile
Yatıyorsun yüzü kara
Kalk derdine derman ara
İbrahim zevcesi Sara
Gelin oldu dua ile
Bu Dünya’ya geldin niye
Ömrün geçirme boş yere
Peygamber kızı Rukiye
Gelin oldu dua ile
Kâbe’nin örtüsü kara
Arafat bir yüce dağa
Peygamber kızı Fatıma
Gelin oldu dua ile
Çalış boş yere yatma
Düğününe haram katma
Ali’nin zevcesi Fatma
Gelin oldu dua ile
Çalgı haram dedi Ahmet
Çalanlara olsun hidayet
Peygambere ver salavat
Düğün olsun dua ile
* * *
Arayıp da zor bulduğum
Aşkından feyiz aldığım
Himmetiyle var olduğum
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
Elinden tesbih aldığım
Gönlümü ona saldığım
Aşk deryasına daldığım
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
Canıma canan bildiğim
Aşkı ile eridiğim
Nefsimden fazla sevdiğim
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
Aşkıyla serden geçtiğim
Gönlüme sultan seçtiğim
Has çorbasından içtiğim
Benim şeyhim gülüm var ya
Gezer gönül deryasında
* * *
Ağla gözüm ağla gülmezem gayrı
Gönül dosta gider gelmezem gayrı
Ne gam bunda bana bin kere ölsem
Orda ölüm olmaz ölmezem gayrı
Yansın canım yansın aşkın oduna
Aksın kanlı yaşım silmezem gayrı
Göyündüm aşk ile ta kül olunca
Boyandım derdine, solmazam gayrı
Beni irşad eden mürşid-i kamil
Yeter bir el daha almazam gayrı
Varlığım yokluğa değişmişim ben
Bu gün cana başa kalmazam gayrı
Fenadan bakiye göç eder olduk
Yöneldim şol yola dönmezem gayrı
Muhabbet bahrinin gavvası oldum
Gerekmez Ceyhun’a dalmazam gayrı
Dilerim fazlından ayrılmıyasın
Rabbi’m senden özge sevmezem gayrı
Söyle aşık dilinden bunu YUNUS
Eğer aşık isem ölmezem gayrı
* * *
Gani Mevlâm nasip etse
Varsam ağlayı ağlayı
Medine de Muhammed’i
Görsem ağlayı ağlayı
Delil yapışsa elime
Lebbeyk öğretse dilime
İhram bezini belime
Sarsam ağlayı ağlayı
Sana altın oluk sana
Varan canlar kılar tana
Kara donlu Kâbe sana
Varsam ağlayı ağlayı
Çevre yanı kesme kaya
El kaldırıp âmin diye
Arafat’taki vakfeye
Dursam ağlayı ağlayı
Hüccac döner yana yana
Ciğerim döndü büryana
Şol zemzemden kana kana
İçsem ağlayı ağlayı
Akıtırlar hayvan kanı
Esirgemez kimse canı
Şol meydanda koç kurbanı
Kessem ağlayı ağlayı
Derviş Yunus der can ile
Kul olmuşum iman ile
Dilim zikri Kur’an ile
Varsam ağlayı ağlayı.
* * *
Göster cemalin şem-ini
Yansın oda pervaneler
Devlet değil mi aşığa
Şem-ine karşı yaneler
(Hu Can Allah, Hu Can Allah
Canlar sana kurban Allah)
Mescid ile medreseyi
Ismarladık zahidlere
Hak’ka ibadet etmeye
Yeter bize viraneler
Ey hali pek Rana güzel
Yağmaladın dil mülkini
Pek bağla aşk zincirini
Boşalmasın divaneler
Biz meye tövbe etmişiz
Ağyar elinden içmeye
Kudret yedinle sun bize
Dolu dolu peymaneler
Cevri cefa etmeğile
Şemsi seni terkeylemez
Seni seven aşıkların
Haşa senden usaneler
Derviş olan neyler silah
Hemen daim der zikrullah
Nerde akşam orda sabah
Ya Hay! Ya Hu! der gezerim
Daldı gönül bahri gamım
Dembe dem artar kederim
Elde teber başta külah
Nefsim ile cenk ederim
* * *
Vardım kırklar yaylasına
Gel berü hey can dediler
Yüz sürdüm ayaklarına
Gir işte meydan dediler
Kırklar bir yerde durdular
Yerlerinden yer verdiler
Meydana sofra serdiler
El lokmaya sun dediler
Erenler gönlü ganidir
Yuduğu kalbi arıdır
Gelişin kandan beridir
Söyle ey ihvan dediler
Gir semaa bile oyna
Silinsin pak olsun ayna
Kırk yıl bir kazanda kayna
Daha çiğsin yan dediler
Gördüğünü gözün ile
Söyleme sen sözün ile
Andan sonra bizim ile
Ol sen de mihman dediler
Düşme dünya mihnetine
Talib ol Hak hazretine
Ab-ı Kevser şerbetine
Parmacığın ban dediler
Şah Hatayi'm nedir halin
Dua edip kaldır elin
Kesegör gıybetten dilin
Cümlemiz yeksan dediler
* * *
* * *
Gördüm sarayı güldür gül
Sultanımın tacı tahtı
Bağı, duvarı güldür gül
Gül alırlar gül satarlar
Gülden terazi tutarlar
Gülü gül ile tartarlar
Çarşı pazarı güldür gül
Toprağı güldür, taşı gül
Kurusu güldür, yaşı gül
Has bahçesinin içinde
Servi çınarı güldür gül
Gülden değirmeni döner
Anı ile gül öğünür
Akar suyu döner çarkı
Bendi pınarı güldür gül
Ak gül ile kırmızı gül
Çift yetişmiş bir bahçede
Bakışırlar hâra karşı
Hârı, ezkâr-ı güldür gül
Gülden kurulmuş bir çadır
İçinde nimeti hazır
Kapıcısı İlyas Hızır
Nân-ı şarâb-ı güldür gül
Ümmü Sinan gel vasfeyle
Gül ile bülbül derdini
Yine bu garip bülbülün
Ahü figanı güldür gül.
* * *
Bir garibsin şu dünyada,
Gülme gülme ağla gönül
Derdin dahi çoktur senin
Gülme gülme ağla gönül
Birgün ola ecel gele
Kullar kulluğunda kala
Cümle mahluk toprak ola
Gülme gülme ağla gönül
İşi gücü cevru cefa
Dünya kime kıldı vefa
Hani Muhammed Mustafa
Gülme gülme ağla gönül
Ebubekir sıddık veli
O’dur peygamberin yari
Hani Ömer, Osman, Ali
Gülme gülme ağla gönül
Onlar cihane geldiler
Hep gittiler kalmadılar
Gülmediler ağladılar
Gülme gülme ağla gönül
Aşık Yunus söyler sözü
Kanlı yaşlar döker gözü
Eğer yazın eğer gözün
Gülme gülme ağla gönül
* * *
Hak yoluna gidenlerin
Asa olsam ellerine
Her pir vasfın edenlerin
Kurban olsam dillerine
Torunuyuz bir dedenin
Tohumuyuz bir bedenin
Münkir ile cenk edenin
Silah olsam ellerine
Bir üstada olsam çırak
Bir olur da yakın ırak
Kemiklerim yapsam tarak
Dost zülfünün tellerine
Vücudumu kavursalar
Yönüm Hak’ka çevirseler
Harman edip savursalar
Muhabbetin yellerine
Yar yüzünde olsam zülfün
Dağlarında olsam sünbül
Dost bağında olsam bülbül
Şakiyi versem güllerine
Seyranı kaldır parmağın
Vaktidir Hak’ka durmağın
Deryaya akan ırmağın
Kadre olsam sellerine
* * *
Hak, şerleri hayr eyler,
Zannetme ki gayr eyler,
Ârif ânı seyr eyler,
Mevlâ görelim n’eyler,
N’eylerse, güzel eyler
Sen Hak’ka tevekkül kıl,
Tefvîz et ve râhat bul,
Sabreyle ve râzı ol,
Kalbin ana bend eyle,
Tedbîrini terk eyle,
Takdîrini derk eyle,
Hallâk u Rahîm oldur,
Rezzâk u Kerîm oldur,
Fa’âl ü Hakîm oldur,
Bir iş üstüne düşme,
Olduysa inâd etme,
Hak’tandır o, red etme,
Nâçâr kalacak yerde,
Nagâh açar, ol perde,
Derman eder ol derde,
Bil kâdî-yi’l hâcâtı,
Kıl ana münâcâtı,
Terk eyle mürâdâtı,
Hak’tandır bütün işler,
Boştur gam u teşvişler,
Ol, hikmetini işler,
Hep işleri fâyıktır,
Birbirine lâyıktır,
N’eylerse, muvâfıktır,
Her kuluna her ânda,
Geh kahr u geh ihsânda,
Her anda, o bir şânda,
Dilden gamı dûr eyle,
Rabbinle huzûr eyle,
Tefvîz-i umûr eyle,
Sen adli zulüm sanma,
Teslim ol nâra yanma,
Sabr et, sakın usanma,
Deme şu niçin şöyle,
Bir nicedir ol öyle,
Bak sonuna, sabr eyle,
Hiç kimseye hor bakma,
İncitme, gönül yıkma,
Sen nefsine yan çıkma,
Mü’min işi, reng olmaz,
Âkıl huyu ceng olmaz,
Ârif dili teng olmaz,
Hoş sabr-ı cemîlimdir,
Takdîri kefîlimdir,
Allah ki vekîlimdir,
Her dilde O’nun adı,
Her canda O’nun yâdı,
Her kuladır imdâdı,
Geh mu’tî ü geh mânî’,
Geh darr ü gehi nâfî’,
Geh hâfid ü geh râfî’
Geh abdin eder ârif,
Geh emîn ü geh hâif,
Her kalbi odur sârif,
Geh kalbini boş eyler,
Geh hulkunu hoş eyler,
Geh aşkına tûş eyler,
Az ye, az uyu, az iç,
Ten mezbelesinden geç,
Dil gülşenine gel göç,
Bu nâs ile yorulma,
Nefsinle dahı kalma,
Kalbinden ırak olma,
Geçmişle geri kalma,
Müstakbele hem dalma,
Hâl ile dahî olma,
Her dem onu zikreyle,
Zeyrekliği koy şöyle,
Hayrân-ı Hak ol, söyle,
Gel hayrete dal bir yol,
Kendin unut O’nu bul,
Koy gafleti hâzır ol,
Her sözde nasîhat var,
Her nesnede zîynet var,
Her işte ganîmet var,
Bil elsine-i halkı,
Aklâm-ı Hak ey Hakkî
Öğren edeb ü hulku
Vallahi güzel etmiş,
Billahi güzel etmiş,
Tallahi güzel etmiş,
Allah görelim n’etmiş,
Netmişse güzel etmiş
* * *
Hak’ka aşık olanlar
Zikrullah’tan kaçar mı?
Arif olan, cevherin
Boş yerlere saçar mı?
Gelsin marifet olan
Yoktur sözümde yalan
Emmareye kul olan
Hayrü şerri seçer mi?
Gerçek bu söz yarenler
Gördüm demez görenler
Keramete erenler
Gizli sırrın açar mı?
Sen bir koğuk selvisin
Hemen şöyle durursun
Sen bir palaz yavrusun
Kuş kanatsız uçar mı
Üftade yanıp tüter
Bülbüller gibi öter,
Dervişlere taş atan
Îmân ile göçer mi?
* * *
Hor görmeyin toprağı, toprakta kimler yatar
Kani bunca evliya, yüzbin peygamber yatar
Cennet’te buğday yiyen, gaflet gömleğin giyen
Kabe’yi bünyad eden, Adem peygamber yatar.
Ol Tur Dağına çıkan, Mevla ile söyleşen
Binbir kelimat kılan, Musa Peygamber yatar
Ol şahin gibi duran, devlere hüküm kılan
Tahtını sel götüren, Süleyman Peygamber yatar
Ol bezirgana satılan, kuyuda tutsak olan
Yakup Peygamber oğlu, Yusuf’u Kenan yatar.
Arkasıyla kum çeken, Gözyaşıyla yoğuran
Kabe’ye bünyad kuran, Halil İbrahim yatar
Kurban için emrolan, emre itaat eden
İbrahim peygamber oğlu, İsmail kurban yatar.
Burak’a binip giden, yedi göğü seyreden
Varuben yari gören, Resul Muhammed yatar
Gündüz taam yemeyen, gece uykusu görmeyen
Ümmetini kayıran, Hazreti Muhammed yatar.
Dört kitabı okuyan, şeytanı hemen kovan
Sineleri dolu Kuran, Ebubekr, Ömer,Osman yatar
Sellasil şeyhini yıkan, kafiri od’a yakan
Zülfikarını çalan, Hazreti Ali yatar
Ali’nin nesilleri, Kuran okur hem dilleri
Fatma ana oğulları, Hasan’la Hüseyin yatar
İğnesin denize atan, balıklara getirten
Tacı tahtı terk eden, İbrahim Ethem yatar
Çoktur Hak’kın has kulları, fikreylesen bunları
Zikreyleyen erenleri, bilsen ne sultanlar yatar
Gündüzleri saim olan, geceleri kaim olan
Evliyalar arifi, Beyazid Bestam yatar
Hakikat erenleri, göçtü dünyadan her biri
Konya’da Mevlana Hüdavendigar yatar
Yunus sen de ölürsün, kara yere girersin
Mürşitlerin ulusu, Emrem sultan yatar
* * *
Biz bu bahçenin gülüyüz
Reyhan,lale,sümbülüyüz
Sanmasınlar biz ölüyüz
Senin aşkından deliyiz.
Kimisi gül kimi reyhan
O laleyle sümbül her an
Bakıp bakıp oldu giryân
Cümle alem bize hayran
Deli olmak elde değil
Delinin önünde eğil
O velidir deli değil
Kardeşim bunu böyle bil
Biz böyle zikir edeli
Bizi sanırlardı deli
Hem seni sevdik seveli
Uğrunda olduk bir deli
Seni gördük seni sevdik
Her murada sende erdik
O ki gül bahçene girdik
Cennet bahçesine girdik
Büyük şeref adın anmak
Kaldı ki hep seni sevmek
Seni sevip canı vermek
Erebilsek sana ermek.
Kul Ahmed’in bilemez mi?
Gözün yaşın silemez mi?
Uğruna can veremez mi?
Senin için ölemez mi?
* * *
Ahmet Kuloğlu
Işk ile Hak’ka giden suatı merdana bak
Yok iken bu alemi halkı icad eylemiş
Her birinde görünen esrarı mennana bak
Tut (Hüdai)’nin sözün Hak’tır anı söyleten
Hak’kın verdiği aklile nutkunu edene bak
Sana aşık olan salik daim kapında saildir
Olursa her neye malik fedai Hak’ka gaildir
Bu dünyaya gelip gitmek acep sırrı ilahidir
Bu sırra mazhar olanlar tamamı mürşidi kamildir
(Vema halaktül cinne) ayetinde eyledi irsal
Bu ilme fehmeden zaten hakikat ehli akıldır
Ne kadar dersi hikmet aklı ola maaş ile okusa
Eflatun olsa hatta yine bir şahsi cahildir
Muhakkak alemin ilmi eder cehlini izale
Hûda rızasını tahsil eden ilmi amildir
Hevai nefsi gönülden silip daima zikreyle
* * *
İster idim Allah’ı,
Buldum ise ne oldu?
Ağlar idim dünü gün,
Güldüm ise ne oldu?
Erenler meclisinde,
Ben bir pare gül idim,
Açıldım, ele geldim,
Soldum ise ne oldu?
Danışmentle âlimin,
Medresede bulduğun,
Ben harabat içinde
Buldum ise ne oldu?
Erenler meydanında
Yuvarlanır top idim,
Padişah çevganında
Kaldım ise ne oldu?
İşit Yunus’u işit,
Yine derviş oldu o,
Erenler manasına
Daldım ise ne oldu?
* * *
Kâbe’nin yolları bölük bölüktür
Benim ciğerlerim delik deliktir
Dünya dedikleri bir gölgeliktir
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Eşim dostum yüklesinler yükümü
Komşularım helâl etsin hakkını
Görmez oldum ırak ile yakını
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Altından oluklar yaptırmışlar
Gümüşten kemerlerin kuşatmışlar
Ak mermerlerden anı döşetmişler
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
Kâbe’nin dibinde dört ırmak akar
Zeyn olmuş hûriler seyrana çıkar
Ah bu Kâbe derler misk anber kokar
Aman Kâbem varsam sana
Yüzüm gözüm sürsem sana
* * *
Zakir olanlar visali Hak’ka naildir
Hüda’yı sıdkı ile zikret
Kalbinde tutma bir garaz
Huzuru Hak’ka böyle git
Kalbinde tutma bir garaz
Böyle çalışırsan sana tecelli eder Hak
Basirdir bil Rabbi felak
Kalbinde tutma bir garaz
Hacca niyetle gidersin
Hindistan yolunu tutarsın
Nereye bilmem gidersin
Kalbinde tutma bir garaz
Doğru yola gider isen
Dünyayı terk eder isen
Hak’kı bulayım der isen
Kalbinde tutma bir garaz
Madem ki Hak’kı dilersin
Gayriyi dilden silersin
Daha gayrıyı neylersin
Kalbinde tutma bir garaz
Eğer Hak’ka âşık isen
Saliki muvafık isen
Sözünde ger sadık isen
Kalbinde tutma bir garaz
Doğru sana der (Hüdai)
Eğer seversen Hüda’yı
Bırakıp gel masivayı
Kalbinde tutma bir garaz
***
İmam Hüseyin’i vurdular
Kolun kanadın kırdılar
Al kanlara boyadılar
Kerbelada Kerbelada
İmam Hüseyin susamıştı
Bir yudum su aramıştı
Ana yüreği yanmıştı
Kerbelada Kerbelada
İmam Hüseyin şehit oldu
Gül bahçemde güller soldu
Topraklar kan ile doldu
Kerbelada Kerbelada
Kerbelanın dağı taşı
Yerde Hüseyin yoktur başı
Fatimanın gözün yaşı
Kerbelada Kerbelada
İmam Ali babaları
Muhammeddir dedeleri
Fatimadır anaları
Kerbelada Kerbelada
* * *
Makamımız kuş misali
Daldan dala konabilir
İnsanoğlu yok misali
Birgün olur ölebilir
Dağlar taşlar kül misali
Birgün olur tozabilir
İnsanoğlu gül misali
Birgün olur solabilir
Hakikata eren erler
Mevlasını bulabilir
Kendini hakir görenler
Birgün yüce olabilir
Bu can sana emanettir
Birgün olur çıkabilir
Dünya malı bir ziynettir
Ancak amel kalabilir
Mağrur olma insanoğlu
Ölmemeye çaren mi var
Soğuk vurmuş bir gül gibi
Solmamaya çaren mi var
Hani ecdat hani ata
Hak’ka karşı etme hata
Tabut denen cansız ata
Binmemeye çaren mi var
* * *
Dil beytini pak eden
Dervişi anka eden
Âlemi Lâhuta giden
Mevla zikridir zikri
Zikirden halet olan
Aşinayı ruh olmaz
Ukbada devlet bulan
Mevla zikridir zikri
Terk ehline karışan
Hem zevkine erişen
Bahri Ledünle görüşen
Mevla zikridir zikri
Aşıkların zikri Hu
Zikri Hu’dur fikri Hu
Vecde gelip diye Hu
Mevla zikridir zikri
Nureddini diri kılan
Tevhidle çerağı yanan
Bi hamdilillah tevfik olan
Mevla zikridir zikri
* * *
Mevlam Ali canı cananım Ali kurban Ali Ali hayran Ali
Ağam Ali canı cananım Ali kurban Ali hayran Ali
Ten Ali cana cananım Ali kurban Ali Hayran Ali
Ateş-i aşkınla yandım nûr-ı îmânım Alî
Kevser-i lutfundur ancak, derde dermanım Alî
ç nikâbın, merhamet kıl, tende cananım Alî
Her dü âlemde penâhım, mâh-ı tabanım Alî
Çıktım melvan gül dalına, seyrettim cennet bağına
İmam Ali’nin uğruna gideydim, andan alaydım
Çıktım melvan gündüzüne seyrettim Ali’nin özüne
İmam Rezanın sözüne varaydım andan alaydım.
Hak ile Hak oldun elhak şîr-i Yezdan’ım Alî
Her taraf nurunla doldu, şems-i rahşânım Alî
Hak tecellî etti senden, zahir oldu kâinat
Sırr-ı Isâ ibn-i Meryem, Yûsuf-i canım Alî
Mescid-i kalbde demâdem nûr-i Sübhânım Alî
Çün Resûllullah ibâdettir dedi zikr-i Alî
Ken’an’ı aşk etti aşkın sırr-ı Kur’ân’ım Alî
Hiç cemâlinden ayırma şâh-ı merdânım Alî
La Fetha illa Ali, La seyfe illa zülfikar, Ali, Ali.
Teşme ey can e mesalem şol şehidi kerbela.
La Fetha illa Ali Ali, La seyfe illa zülfikar, Ali, Ali.
Medet ya Ehlibeyt medet ya güli gülizarı bağı risalet
Medet Ya Ehlibeyti resulullahi, Medet Ya Ali
****
Mevlamızın has kulu
Tutmuş güzel bir yolu
Ululardan bir ulu
Abdulkadir Geylani
Estirir sevgi yeli
Akıtır feyiz seli
Muhammed’in (S.A.V.) has gülü
Abdulkadir Geylani
Ona beli diyenler
Tarikına girenler
Ne bahtiyar kişiler
Abdulkadir Geylani
Sönmeyen bir güneşsin
Pek hayırlı bir eşsin
Çağıralım yetişsin
Abdulkadir Geylani
Hizmetin yüce devlet
Himmetin büyük servet
Sevgili Pirim himmet
Abdulkadir Geylani
Hak yolda rehberimiz
Feda olsun serimiz
Dahilek Ya Pirimiz
Abdulkadir Geylani
Sağlam dala sarılak
Zikrullaha çağırak
Sultan şeyhim Albayrak
Abdulkadir Geylani
* * *
Mehmet Baba Hz.
Mülki bekadan gelmişem
Fani cihanı neylerem
Ben dost cemalin görmüşem
Huri cihanı neylerem
Vahdet meyin cürasını
Maşuk elinden içmişem
Ben dost kokusunu almışam
Miski tatarı neylerem
İbrahim’in Cebrail’e
Hiç ihtiyacı kalmadı
Muhammed’im dosta giden
Ben tercümanı neylerim
İsa gibi Dünya koyup
Gökleri seyran eylerem
Musa’yı didar olmuşam
Ben len terani neylerem
İsmail’im Hak yoluna
Canımı kurban eylerem
Çünkü bu can kurban imiş
Koçu kurbanı neylerem
Eyyüp gibi maşukunun
Cevrin tahammül eylerem
Cerciş’leyin Hak yoluna
Çıkmayan canı neylerem
Derviş Yunus maşukuna
Vuslat bulunca mest olur
Ben şişeyi çaldım taşa
Arı namusu neylerem.
* * *
Namaz kılan mü’minlere
Cennet’in kokusu gelir
Zikreyleyen o dillere
Cennet’in kokusu gelir
Ariflere velilere,
Dervişlere ululara
Cihad eden müminlere
Cennet’in kokusu gelir
Hasret kaldım ehli dine
Onun için düştüm yola
Allah’ı arayan kula
Cennet’in kokusu gelir
Aksın gözlerimin yaşı
Derdi bile mermer taşı
İman ile ölse kişi
Cennet’in kokusu gelir
Talibi beni arama
Çare değilsin yarama
Allah’ı seven kuluna
Cennet’in kokusu gelir
Ey kardeşim bilirisen
Doğru yola gelirisen
Sen şeyhini bulurisen
Cennet’in kokusu gelir
* * *
Nâdânı terk etmeden, yârânı arzularsın,
Hayvanı sen geçmeden insanı arzularsın.
Men arefe nefse dersin, illa değil dersin
Nefsini sen bilmeden Sübhan’ı arzularsın.
Sen bu evin kapusun henüz bulup açmadan
İçindeki kenz-i bî-pâyânı arzularsın.
Taşra üfürmek ile yalınlanır mı ocak
Yönün Hak’ka dönmeden ihsanı arzularsın.
Dağlar gibi kuşatmış benlik günahı seni
Günahını bilmeden Gufranı arzularsın.
Sen şarabı içmeden serhoş-u mest olmadan
Nicesi Hak emrine fermanı arzularsın.
Cevzin yeşil kabını yemekle tad bulunmaz
Zâhir ile ey fakih Kur’an’ı arzularsın.
Gurbetliğe düşmeden mihnete satışmadan
Kebap olup pişmeden püryanı arzularsın.
Yabandasın evin yok, bir yanmış ocağın yok
Issız dağın başında mihmanı arzularsın.
Ben bağ ile bostanı gezdim hıyar bulmadım
Sen söğüt ağacından rummanı arzularsın.
Başsız kabak gibi bir tekerleme söz ile
Yunusleyin Niyazi irfanı arzularsın.
* * *
Narı uşşağı hoş gör,
Atma taş ey zahida
Bir tecelli olsa kalbe,
İhtiyar elden gider
Parladıysa zikri Hak,
Aşıkların dilhanesin
Ah çeker seyha vurur,
Namusu ar elden gider
Cezbeyi Rahman gelir de,
Gaşyederse aklını
Sanki bir mecnun olur,
Namı vekar elden gider
Nigübet hakkında alem,
Ne söyler söylesin
Eylemez asla muhabbet,
İhtiyar elden gider
Cezbeyi Hak insi cin,
Amalinin hep efdalı
Ah ile terennüm ,
Bülbüle gülden gider
Maksadı leylü Nehar,
Almak rızasın Halık’ın
Haktan özge kalp evinde,
Her ne var elden gider
Zikri çok etse de eshabı,
Gulubi gasiye
Uğramaz aşk şehrine,
Ol başka bir yoldan gider
Varisi peygamberi,
Bir mürşide el vermeyen
Lalü zari görmeden,
O bir susuz çölden gider
Bu tarikat yolunu,
Baştan başa inkâr eden
Sağ cenahı terk eder,
Şeytanla soldan gider
Ey Rızayi feyzi nuri,
Ahmedi bu kalplere
Mürşidi kâmil mükemmel,
Piri makbulden gider.
* * *
Ey dervişler ey kardeşler,
Ne acep derdim var benim
Mecnun olmuş der görenler
Ne acep derdim var benim
Derviş olan ar eylemez
Âşık olan zar eylemez
Hekimler tımar eylemez
Ne acep derdim var benim
Deryanın mevci çağladı
Hasret yüreğim dağladı
Halimi görenler ağladı
Ne acep derdim var benim
Derdine düştüm Mevlâ’nın
Avaresiyim sevdânın
Mevci yanmaz deryanın
Ne acep derdim var benim
Derviş Yunus düştüm yine
Aşk derdine düştüm yine
Yardan ayrı düştüm yine
Ne acep derdim var benim
* * *
Bak şu Dünya’nın türlü türlü haline,
Hiç kimseler çare bulmaz ölüme
Ne gelir kuluna Allah’tan gelir
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Anne dedikleri yürek yaresi
Evlat dedikleri ciğer paresi
Kardeş dedikleri gönül yaresi
Hiç bulunmaz bu ölümün çaresi
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Ben dertliyim bana derman bulunmaz
Yüreğimden yarelerim onulmaz
Hak’tan gelene hiç çare bulunmaz
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Benim işim ancak Hak’ka kalmıştır
Ciğerim kara kan ile dolmuştur
Eyüp Peygamberden miras kalmıştır
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
Derviş Yunus bunu böyle demiştir
Allah’tan gelene razı olmuştur
Mevla bir ismim Sabır’dır demiştir
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna Allah’tan gelir
* * *
Çıkıp hüccac ile gitmek,
Ne güzeldir, ne güzeldir
Yolunda canı terk etmek
Ne güzeldir, ne güzeldir
O yolların riyâzâtı
Eritir hep hatiatı
Visâlin haccı lezzâtı
Ne güzeldir ne güzeldir
O yolların muğeylânı
Âşıkların gülistânı
Hicazın yolu kârbânı
Ne güzeldir ne güzeldir
Medine şehrine varsam
Habibin Ravzasın görsem
Eşiğine yüzüm sürsem
Ne güzeldir ne güzeldir
Geçip ol yüce yerleri
Çıkarsak başa yolları
Görünse kabe illeri
Ne güzeldir ne güzeldir
Nebilerin nazargahı
Velilerin karargahı
Görürsem Kabetullah’ı
Ne güzeldir ne güzeldir
Niyazi’ye nasip olsa
Varıp maksudunu bulsa
Safa ve zevk ile dolsa
Ne güzeldir ne güzeldir
* * *
Yalancı Dünya’ya konup göçenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Kimisinin biter üstünde otlar
Kiminin başında sıra serviler
Kimi masum, kimi güzel yiğitler
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Toprağa karışmış nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler, ne bir haber verirler
Yunus der ki gör takdirin işleri
Dökülmüştür kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler, ne bir haber verirler
* * *
Noldu bu gönlüm, noldu bu gönlüm
Derdi gamınla doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm, Yandı bu gönlüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm
Yan ey gönül yan, Yan ey gönül yan
Yanma da oldu derdime derman
Pervane gibi, Pervane gibi
Şemine aşkın yandı bu gönlüm
Gerçi ki yandı, gerçeğe yandı
Rengine aşkın cümle boyandı
Kendi de buldu, Kendi de buldu
Matlabını hoş buldu bu gönlüm
Sevadı Azam, Sevadı Azam
Belki oluptur arşı muazzam
Meskeni canan, Meskeni canan
Olsa acep mi şimdi bu gönlüm
Seyribillahtır, seyribillahtır
Lemiallahtır fena fillahtır
Ainesinde, ainesinde
Gerdi sivayı buldu bu gönlüm
El fakru fahri, El fakru fahri
Demedi mi ol alemler fahri
Fahri zikret, fahrimi zikret
Mahfi finada buldu bu gönlüm
Bayram’ım imdi, Bayram’ım imdi
Bayram ederler yar ile şimdi
Hamdu senalar, hamdu senalar
Yar ile bayram kıldı bu gönlüm
* * *
Ravzaya bakmaya gözler mi doyar
Aşkın şarabını içen böyle mi yanar
Ebubekir Ömer Osman Ali de var
Açın şu ravzayı Habibim de var
Benim dertlerimin tabibi de var
Aç Muhammed ravzanı biz de varalım
Mübarek ravzana yüzler sürelim
Kimler yapmış bu ravzanın yapısın
Melekler açmış tavaf kapısını
Hacerül evsedin güzel kokusu
Ravzaya indim de ettim kıyamı
Ortaya saçmışlar gülü reyhanı
Günahtan kurtarır cümle alemi
Çıkardım dağlara Habib’im derdim
Ben Allah’a arzuhalimi verdim
Çok şükür Mevlaya murada erdim
İçerim yanıyor gözlerim ağlar
Yüreğim tutuşur ciğerim yanar
Gözden nihan oldu o güzel yerler
Osman’a verdiler zinnureyn adı
Melekler eyledi gökte feryadı
Ben senin aşkından olmuşam şadı
Ravzanın içinde arifler durur
Günahım sorarsan defterler dolu
Mevlam göndermiş bu kadar kulu
* * *
Ravzanın önünde büküldü belim
Sordular suali tutuldu dilim
Evvel böyle değildim doğruldu yolum
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Ravza’nın önünde büyük çeşme
Çevirin önünü münkir içmesin
Rab’bim bizi bu sürüden seçmesin
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Ravza’nın içinde nurdan direkler
Direklere müştak olmuş melekler
O esnada kabul olur dilekler
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Akar gözüm yaşı döner bir sele
Bülbülün hasreti sadece güle
Aşktan anlamayan bizi ne bile
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor
Açılıyor bu ravzanın kapısı
Nurlarla bezenmiş sanki yapısı
Aşktan anlar ihvanların hepsi
Yanıyor Allah’ım içimiz yanıyor
Bizi böyle görenler deli sanıyor.
* * *
Ateşler yanıyor, dumanı nerde,
Aşkının ateşi kaynıyor serde.
Kalkmayınca görmez gözdeki perde.
Açın bu Ravza'yı, Habîbi de var.
Cümle dertlilerin Tabîbi de var.
Kimler yapmış bu Ravza'nın yapısın.
Melekleri açmış tavaf kapısın.
Hâcer'ul Esved'in güzel kokusun.
Ravza'na bakmaya insan mı kanar.
Aşkından içenler böyle mi yanar.
Ebubekir, Ömer, Osman, Ashabı da var.
Gecelerde eser serin yellerin.
Hakikatten açar Sen'in Güllerin.
Ümmetine şifa olan dillerin...
* * *
LÂDİKLİ AHMED EFENDİ
Dinle sözümü sana derim özge edâdır
Derviş olana lâzım olan aşk-ı Hüdâ’dır
Aşıkın nesi var ise maşûka fedâdır
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
Aşk ile gelin eyleyelim zevk ü safayı
Zevk ile safalar sürelim Hu ile Hay’ı
Çalalım kudümü, edelim mazharü nayı
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
Ey sofu bizim sohbetimiz câna safâdır
Bir cur’amızı nûş ede gör derde devâdır
Hak ile ezeli ettiğimiz ahdü vefâdır
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
Aşk ile gelin talib-i cûyende olalım
Zevk ile safalar sürelim zinda olalım
Hazret-i Mevlânâ’ya gelin bende olalım
Semâ’ safâ câna şifa rûha gıdâdır
* * *
Seher yeli erken eser,
Çok uyuma gaflet basar,
Seni ibadetten keser,
Uyan ağla seherlerde.
Seherde uyan da Hak seni sevsin,
Cenneti âlâdan hulleler gelsin,
Allah uyumaz da sen uyursun
Uyan ağla seherlerde.
Seherde silinir kalbin pası,
Sana da verilir sevabın hası,
Uyansana be hey asi,
Uyan ağla seherlerde.
Birgün olur şemin yanar,
Yanar şemin geri söner,
Horoz kadar yokmu hüner,
Uyan ağla seherlerde.
Doğru söyle sözüm hak mı?
Yoksa her sözden alçak mı?
Koyun kadar dilin yok mu?
Uyan ağla seherlerde.
* * *
Seni seven âşıkların
Gözü yaşı dinmez imiş
Seni maksud edinenler
Dünya ahret anmaz imiş
Gönlün sana verenlerin
Eli sana erenlerin
Gözü seni görenlerin
Devranları dönmez imiş
Ölmez imiş âşık canı
Hiç çürümez imiş teni
Aşk her kimi kıldı fani
Ana zeval ermez imiş
Aşkına düşen canların
Yoluna baş verenlerin
Aşka bülbül olanların
Kimse dilin bilmez imiş
Aşkın ile bilişenler
Senin ile buluşanlar
Sen maşuka erişenler
Ezel ebed ölmez imiş
Eşrefoğlu Rumi senin
Yansın aşk oduna canın
Aşk oduna yanmıyanın
Kalbi safi olmaz imiş
* * *
Kadiriyim Kadiri
Cümle Tarık ilk eri
Hepsinin serveri
Kadiriyim Kadiri
Kademe hâzâ demiş
Ne de güzel söylemiş
Gerçeği telkin etmiş
Kadiriyim Kadiri
Sevgiyle yaklaş demiş
Başarı sırrı imiş
Pirimiz böyle demiş
Kadiriyim Kadiri
Hemen çağır birliğe
Tez ulaşırsın iyiliğe
Elbet sonu dirliğe
Kadiriyim Kadiri
Nazarıyla hep diri
Râh-ı rıza askeri
Gayret et kalma geri
Kadiriyim Kadiri
Zikrullahın efdalı
Yad-ı cemildir adı
Devam et de bul tadı
Kadiriyim Kadiri
Sadrın bulur salâhı
Gel analım Allah’ı
Sözüm doğru vallahı
Kadiriyim Kadiri
Albayrağım bu sözler
Yarin gönlüne gider
Yarin hoşuna gider
Dahi kıyamette der
KADİRİYİM KADİRİ
* * *
Ahmet Kuloğlu
Severim ben seni candan içeri,
Yolum vardır bu erkândan içeru
Şeriat tarikat yoldur varana
Hakikat marifet andan içeru
Beni bende demen ben bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeru
Süleyman kuşdilin bilir dediler
Süleyman var Süleyman’dan içeru
Tecelliden nasib erdi kimine
Kiminin maksudu andan içeru
Senin aşkın beni benden alıptır
Ne şirin derd bu dermandan içeru
Derviş Yunus gözü tuş oldu sana,
Kapında kuldur sultandan içeru.
* * *
Sordum sarıçiçeğe,
Annen baban var mıdır?
Çiçek der derviş baba,
Annem babam topraktır.
(Hak Lâ İlahe İllallah.
Allah Lâ İlahe İllallah.)
Sordum sarıçiçeğe,
Evlat kardeş var mıdır?
Çiçek der derviş baba,
Evlat kardeş yapraktır.
Sordum sarıçiçeğe,
Niçin boynun eğridir?
Çiçek der derviş baba,
Özüm Hak’kâ doğrudur.
Sordum sarıçiçeğe,
Niçin benzin sarıdır?
Çiçek der derviş baba,
Ölüm bize yakındır.
Sordum sarıçiçeğe,
Size ölüm var mıdır?
Çiçek der derviş baba,
Ölümsüz yer var mıdır?
Sordum sarıçiçeğe,
Sen kimin ümmetisin?
Çiçek der derviş baba,
Muhammed ümmetiyim.
Sordum sarıçiçeğe,
Sen beni bilir misin?
Çiçek der derviş baba,
Sen Yunus değil misin?
* * *
Süluk ahvalini salik,
Yola gidip gelenden sor,
Eğer dalgıç olam dersen,
Bu deryaya dalandan sor!
Tarikat sırrını sorma
Muhendisten, müderristen;
Hakikat ilmi dersini
Huda’sından alandan sor!
Bilmez ehli zahir zinhar
Ehli batının bildiğin
Sorar isen ayn-el yakin
Anı Hak’kı bilenden sor!..
Bu bir ilmi ledunni kim,
Bilen dimez, diyen bilmez,
Bilur arif bu ilmi kim,
Yürü anı menenden sor!
Bu Kuddusi’leyin cahil
Müdai çokturur zira,
Visalin tarzını, mürşid
Olup, vasıl olandan sor
* * *
Şem’a yanan pervaneler
Gelsün beraber yanalım
Aşka düşen divaneler
Gelsün beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Varın sorun şol bülbüle
Neden âşık olmuş güle
Anın için düşmüş dile
Gelsin beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Koca Zahit bizi taşlar
Akıtalım kanlı yaşlar
Hak tariktir diyin kardeşler
Gelsin beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Yanmaktır bizim kârımız
Terkedelim hep varımız
Pervaneler yaranımız
Gelsin beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
Gel şehzadem gel sen de yan
Yaş yerine dökelim kan
Hak cemalin isteyen can
Gelsün beraber yanalım
Gelsin bir hoşça yanalım
* * *
Ahmet Kuloğlu
Edelim seyran
Mest olup hayran
Kılalım seyran
Şeyh eşiğinde
Aldım himmeti
Geçtim zulmatı
Buldum hayatı
Şeyh eşiğinde
Bıraktım arı
İstemem yari
Kestim zünnarı
Şeyh eşiğinde
Aşıkım Allah
Müştakım billah
Olmuşum vallah
Şeyh eşiğinde
Nice bir ülfet
Edelim uzlet
Çekelim halvet
Şeyh eşiğinde
Yunusum Elhak
Didarı müştak
Aşığım Uşşak
Şeyh eşiğinde
* * *
Şeyhimin illeri,
Uzaktır yolları
Açılmış gülleri
Dermeye kim gelir Ya Hu!
Ahd ile vefalar
Zevk ile sefalar
Bu yolda cefalar
Çekmeğe kim gelir! Ya Hu!
Şeyhimin özünü
Severim sözünü
Mübarek yüzünü
Görmeye kim gelir! Ya Hu!
Şeyhimin ilinde
Asası elinde
Şeyhimin yolunda
Ölmeğe kim gelir! Ya Hu!
Şeyhimin ilini
Sorarım yolunu
Mübarek elini
Öpmeğe kim gelir Ya Hu!
Şeyhimin şemine
Bu canım pervane
Saladır âşıklar
Yanmağa kim gelir Ya Hu!
Ah ile gözyaşı,
Yunus’un haldaşı
Zehr ile şol aşı
Yemeğe kim gelir! Ya Hu!
* * *
Şu benim divane gönlüm,
Gene hubdan huba düştü,
Mah cemalin şulesinden,
Çalkalanıp göle düştü.
Ah ben nidem şeyhim nidem,
Yaralıyım kime gidem,
Ya halim kime arzedem.
Kiminin meskeni külhan,
Kimi derviş kimi sultan,
Kimi yar ile mihman,
Yine bana caba düştü.
Felek bir gün cana kıyar,
Bizi kabdan kaba koyar,
Kimi atlas libas giyer,
Şükür bize âbâ düştü.
İntizarım Hak kelama
Kâmilden gelen selama
Rüzgâr doldu Âleme
Bize bad-ı saba düştü
Kul Yusuf’um der bu demler,
Didemden akıttım nemler,
Benim çektiğim sitemler,
Dost’dan bize caba düştü.
* * *
Zikrullah gökleri geçer
Lahun tellerine göçer
Vuslat kapıların açar
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile.
Zikrullah canlara candır
Hem dertlilere dermandır
Allah’tan bize ihsandır
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile
Zikrullah elde sermaye
Hem yareli kalplere şifa
Ulaştırır ol Mevla’ya
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile
Zikrullah Kur-an’ın sırrı
Sen sanma Kur-an’dan ayrı
Yok hidayet ondan gayri
Yanalım zikrullah ile
Ölelim zikrullah ile
Bilişelim görüşelim
Söyleşelim Allah ile
Allah ile Mevla ile
* * *
Ahmet Kuloğlu
Tâc marifet tacıdır
Sanma gayri tâc ola,
Taklîd ile tok olan,
Hakikatte aç ola
Düşe düş olma sakın
Düşe aldanıp kalma
Hak’tan gayri ne vardır,
Tabire muhtaç ola
Sana âlem görünen
Hakikatte Allah’dır
Allah birdir vallahi
Sanma ki bir kaç ola
Bir ağactır bu âlem
Meyvesi olmuş âdem
Maksud olan meyvedir,
Sanma ki ağaç ola
Bu âdem meyvesinin
Çekirdeği özündür
Sonsuz bu âlem, âdem,
Bir anda târâc ola.
Bu sözlerin me’âli
Kişi kendin bilmekdir
Kendi kendin bilene
Hakikat miraç ola
Hak denilen özündür,
Özündeki sözündür
Gaybî özün bilene,
Rubûbiyet taç ola.
* * *
Taştın yine deli gönül
Sular gibi çağlar mısın?
Aktın yine kanlı yaşım
Yollarını bağlar mısın?
Nidem elim ermez yâre
Bulunmaz derdime çare
Oldum ilimden avare
Beni bunda eyler misin?
Yavı kıldım ben yoldaşı
Onulmaz bağrımın başı
Gözlerimin kanlı yaşı
Irmak olup çağlar mısın?
Ben toprak oldum yoluna
Sen aşırı gözetirsin
Şu karşıma göğüs geren
Taş bağırlı dağlar mısın?
Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için
Yaşın yaşın ağlar mısın?
* * *
Ömür bahçesinin gülü solmadan,
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Ecel bize bir gün devran dönmeden
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Niçin gaflet ile mağrur olursun
Kervan göçer gider yolda kalırsın
Be vallahi sonra pişman olursun
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Kaba döşekte yatma döne döne
Mağrur olup uyuma kana kana
İletirler seni karanlık yere
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
Derviş Yunus söyler sözü tutulmaz
Senin kumaşın bu yerde satılmaz
Böyle yatmak ile dosta gidilmez
Uyan gel gözlerim gafletten uyan
* * *
Varını yağma eden
Talibi yezdan olur
Canı cihandan geçen
Vasılı canan olur
Dermeye bu simuzeri
Cifeden olgıl beri
Rahi Huda leşkeri
Dünyada üryan olur
Ardına ağyarı at
Eyleme hiç iltifat
Geceyi gündüze kat
Sayı eden insan olur
Ko keseli gafleti
Eyleme fevt fırsatı
Zikre eden gayreti
Sahibi irfan olur
Zakiri Mevla sever
Zikre çalış ey puser
Gafil olan bi hüner
Sonra çok pişman olur
Gaflet ile bitmez iş
Durma birader çalış
Ehli suluke karış
Yol sana âsân olur
Aç gözünü uykudan
Rengine aşkın boyan
Gafilan oluben yatan
Yolda kalagan olur
Tut sözü Kuddusiya
Etme sözü ömrü heba
Zakiri sanma geda
Çünkü o sultan olur
* * *
Yan yüreğim yan,
Gör ki neler var
Bu halk içinde
Bize gülen var
Koy gülen gülsün
Hak bizi bilsin
Gafil ne bilsin
Bizi bilen var
Bu yol uzundur
Menzili çoktur
Geçidi yoktur
Derin sular var
Her kim merdane
Gelsin meydane
Kalmasın yane
Kimde hüner var
Yunus sen burda
Meydan isteme
Meydanlar içinde canım
Merdaneler var.
* * *
Yanında kalmaya geldim
Eylenip durmaya geldim
Sen doktorsun bense hasta
Tedavi olmaya geldim
Gele gele yollar aştım
Bu nefsin elinden şaştım
Bir iyi olmaz derde düştüm
Dert için dermana geldim
Bunca gönüller yapmışsın
Şimdi menzile ermişsin
Muhammed’e yar olmuşsun
Bir haber sormaya geldim
Mürşid olup seçilmişsin
Bade olup içilmişsin
Tomurcukken açılmışsın
Seni koklamaya geldim
Sen habibsin bense garip
Her derdime derman verip
Aşkın ile zikir edip
Bir haber sormaya geldim
Abdulkadir olmuş veli
Boşa sarfeylemez dili
Hak’ka giden doğru yolu
Arayıp bulmaya geldim
* * *
Ahmet Kuloğlu
Yanmaktan usanmazam,
Pervanemiyim bilmem
Hiç sonunu sormazam
Divanemiyim bilmem
Kalbimde ocağım var,
Bu sinede dağım var;
Ateşte durağım var
Hep yanemiyim bilmem
Her şamu seher zarım
Guş eylemez ol yârim
Bakmaz bana hünkârım,
Biganemiyim bilmem
Dil hane harab oldu,
Yıkıldı türab oldu
Her canibi bab oldu,
Virane miyim bilmem
Nuri demi dehşette
Bahri gamı firkatte
Fakir miyim hasrette
Dürdane miyim bilmem.
* * *
Rumda acemde söylenir adı
Yemen ellerinde Veysel Karani
Allah’ın, Habib’in, dostum dediği
Yemen ellerinde Veysel Karani
Anasından doğdu Dünya’ya geldi
Melekler altında kanadın yaydı
Resulün hırkasın tacını giydi
Yemen ellerinde Veysel Karani
Veys dedikleri sen misin ulu
Anadan doğar mı hiç böyle Veli
Dili kuran okur tac urur eli
Yemen ellerinde Veysel Karani
Erenler ününde kemer belinde
Ak nurdan beni var sağ elinde
Veys sultan derler Hak divanında
Yemen ellerinde Veysel Karani
Seher vakitlerde kalkar giderdi
Daima Allah’ı Tevhid ederdi
Adeti bu idi deve güderdi
Yemen ellerinde Veysel Karani
Asası var idi hurma dalından
Hırkası var idi deve yününden
Gözünü ayırmaz kabe yolundan
Yemen ellerinde Veysel Karani
Enbiyayı görmemiş idi
Gizli sırlarını anlamış idi
Ümmetine ol şefi’ demiş idi
Yemen ellerinde Veysel Karani
Yastığı taş idi döşeği postu
Cennetlik eylemek ümmeti kastı
Hak’kın sevgilisi Habib’in dostu
Yemen ellerinde Veysel Karani
Anasından destur aldı durmadı
Kabe yollarından gözün ayırmadı
Geldi Resulü evde bulmadı
Yemen ellerinde Veysel Karani
Enbiya mescitten evine geldi
Veys’in nurunu kapıda gördü
Sordu Fatımaya “Eve kim geldi?”
Yemen ellerinde Veysel Karani
Ömer Osman, Ali bir araya geldiler
Arayı arayı bir dağda buldular
El kaldırıp duasını aldılar
Yemen ellerinde Veysel Karani
Yunus bunda idi kendisi anda
Arzum kaldı benim yine ol yerde
Aslını sorarsan Karan köyünde
Yemen ellerinde Veysel Karani
Yunus eydür "gelin biz de varalım"
Ayağı tozuna yüzler sürelim
Hak nasib eylesin komşu olalım
Yemen ellerinde Veysel Karani
* * *
Ahmet Kuloğlu
Kayseri’de dam başında
Bir gün bir akşam aşında
Anlamadım ben başında
Birden avucum açar mı?
Kaleycik’li haspaya bak
Alın yazım okuyacak
Falan falan haller ancak
Ya acaba O’nda var mı?
Oturuyor orda oğlun
Avucuna bir bak gel sen
Başa gelir sen neylersen
Bir gün olur da yapar mı?
Kuş etinden kebap olmaz
Dökme suyla büğet dolmaz
Kime kaldı sana kalmaz
Bu dünya sana kalır mı?
Sen Allah’ı yok sanırsın
Gülüm heyhat aldanırsın
Şimdi beni sen tanırsın
Ahmet sormaz mı sorar mı?
* * *
Ahmet Kuloğlu
Sen gargata sığınırsın
Sığınmazsan dağılırsın
Gargat seni saklar amma
Sen gargatı bulamazsın.
Nadim olmuş şimdi paşa
Bin pişmanmış bak sen işe
Sanki Allah idi "haşa"
Sen gargatı bulamazsın.
Biz etmiştik çok nasihat
Dinlemedin geçti heyhat
Et sen şimdi bin bir feryat.
Bulamazsın hiç bir gargat
Bu özürler bu nedamet
Olsa idi erken şayet
Olmazmıydı hiç merhamet
Sen gargatı bulamazsın.
Dilerdi ki sizin paşa
Gavurcuklar gelsin başa
Cümle alem şaştı işe
Sen gargatı bulamazssın.
Sanki nadim şimdi paşa
Nadim ise dönsün başa
Karışmasın hiç bir işe
Artık bitti dönsün leşe
Kul Ahmed’im bunlar böyle
Düzelir mi sence söyle?
Lakin Allah emri öyle.
O gargatı aramasın.
* * *
Ahmet Kuloğlu
Ey sevgili gözümün nuru yar
Gönlümün ta içinde yeri var
Hiç gitmedi ki orda duruyor
Bir sen varsın,tek sen varsın,
Hep sen,hep sen,hep sen varsın.
Bak herşeyim sevincim,neşem sen,
Gündüzüm sen,gecem sen,düşüm sen,
Huzur bulup koştuğum köşem sen,
Bir sen varsın,tek sen varsın,
Hep sen,hep sen,hep sen varsın.
Ben ersem de yüz yaşıma kadar,
Olacaksın orda sen bir bahar,
Ahirette dahi ey nazlı yar,
Bir sen varsın,tek sen varsın,
Hep sen,hep sen,hep sen varsın.
Sen yıllanmış bir şarap gibisin,
Yıllandıkça artar senin sevgin,
İçinde sen varsın bu şen evin,
Bir sen varsın,tek sen varsın,
Hep sen,hep sen,hep sen varsın.
Ömrümün baharında ayrıldın,
Zannederdim hep bâkî kalırsın,
Gitmeyen şu içimdeki sızın,
Bir sen varsın,tek sen varsın,
Hep sen,hep sen,hep sen varsın.
Ah bu gönlüm daim seni özler,
Gelirmi ki diye yolu gözler,
Kul Ahmed’in daim seni özler,
Gelirmi ki diye yolu gözler,
Artık gelmez dünyadan gidenler,
Ancak varsın,kalbimizde,
Hep sen,hep sen,kalbimizde.
La ilahe illallah
* * *
Ahmet Kuloğlu
Bu dergâhın dervişleri
Hakk’ı anmak hep işleri
Gelişleri gidişleri
Hakk’ı anmak hep işleri
Gel kardeşim gel sende an
Gaflet uykusundan uyan
Onlar gibi Hakk’a dayan
Hakk’ı anmak hep işleri
Hakk’ı anmak güzel amma
Aman nefsine aldanma
Yan gelip yatarlar sanma
Hakk’ı anmak hep işleri
Hakk’ı anar iken derviş
Bak nefsini yere sermiş
Bunu nasıl becermiş?
Hakk’ı anmak hep işleri
Sen de anmak ister misin?
Gönül kiri siler misin?
Gece gündüz bilir misin?
Hakk’ı anmak hep işleri
Bu yola olayım revan
Rabbim eder yardım heman
Nefise vermeden aman
Hakk’ı anmak hep işleri
Kuloğlu’ndan size kalan
Gönülden gönüle dolan
Gece,gündüz,gizli,ayan
Hakk’ı anmak hep işleri
* * *
Ahmet Kuloğlu